Zihindeki o sesler

Zihindeki sesler

Zihinde konuşan o sesler.. bazen iğneleyen, bir türlü beğenmeyen, eleştiren, yargılayan, yok olmadı, şu da eksik kaldı.. o herşey dört dörtlük olsun isteyen, o ses yok mu.. kim o ses? Kimin ya da kimlerin sesi?.. çoğu zaman içimize kök salmış anne babanın sesi.. o ses geldiğinde, ona inanmayı seçtiğin her an, gücünü o sese kaptırmış oluyorsun.. farkında olup şunu söylemek etkili olabiliyor “bu ben değilim, bu annemin/babamın sesi” ve o anda kendini o sesten ayırmış oluyorsun.. o sese inanırsan beraberinde gelecek olan, hep yetersizlik, yetememezlik veya başarısızlık hisleri oluyor..

düşüncelerimiz evet bir yerden doğuyor ve otomatik pilot gibi çoğunlukla da düşüncelerimiz bir önceki günün aynısı oluyor.. peki düşüncelere sadece gökyüzünden  geçen birer bulut olarak bakabilseydik.. sadece gözlemci olabilmek.. düşüncelere güç  vermemek..  bazen sarsıcı bir düşünce geldiğinde de şu soruları sormak.. bu gerçekten doğru mu, doğru olduğundan kesin olarak emin miyim? Bu düşünceye inanmak için  iyi, yeterli bir sebebim var mı?.. Eğer bu farkındalık olmazsa, olan şu; o düşüncenin girdabına kapılıp, zihin çok güzel bir senaryo yazıyor, buna da bir güzel inanıyor,  sonra bir bakmışsın ki hiçbirşey yokken modun yerle bir olmuş.. işte buna da suni acı deniyor.. hepimiz zihnin bu tuzaklarına düşüyoruz.. işte burda farkındalık çok önem kazanıyor.. o içsel diyalogların farkında olabilmek.. zihnin doğasını görmek için de özellikle sessiz oturuş meditasyonları çok faydalı..💫

ve hatırlayalım ki biz düşüncelerimiz değiliz.. 💚


andayasam youtube hesabım  ve kundaliniuplift instagram hesabımdan beni takipte kalabilirsin 🧚‍♀️

Reklam

Kollektif bilince ne yönde katkı sağlıyorsun?

Neyi paylaştığınıza, neyi büyüttüğünüze, neye odaklandığınıza çok dikkat edin.. çünkü biz odaklandığımız şeyle, düşündüklerimizle, yaptıklarımızla aslında dünyayı değiştiriyoruz..kollektif bilincimiz nerede büyürse dünya oraya doğru evrilecek.. yaşadığımız tüm deneyimlerde bir uyarı var..bu uyarı ne diyor aslında? yeniden inşa et, yeniye hizalan.. yeniye uyumlan..insanoğlu bilincini, o uyarıyı alarak yeniye hizalamalıdır..
2030 insanoğlunun mutasyon yılı olarak geçiyor.. o yüzden 2023-2030 yılları buna hazırlık dönemi.. enerjiyi değiştirme..DNA aktivasyonu..ve hizalanabileceğiniz öğretilerin içinde olmak yeni dünyaya uyumlanmanızda size kolaylık sağlayacaktır..bu öğrendiğiniz bilgileri önce kendi enerjinizi değiştirerek, kendi yaşamınızı değiştirerek, yeniye hizalayarak bunu etrafınıza yaymak önemli..

Şu an zorlu bir sürecin içinden geçiyoruz..neden acıyla öğreniyoruz? bu toprakların şartlanması, programlanması böyle.. ve bu programlanmayı değiştirebiliriz..filmlere, dizilere bakalım, neler konuştuğumuza bakalım..şehit mertebesine yükselmek, atalarımız kan dökerek aldı burayı, hep bir kan var..hep bi acı var..bunun çocukluktan itibaren beynimize işlendiğini farkedebiliriz..bu kodu yavaş yavaş değiştirerek, Türkiye’nin topraklarının da kaderini, bir şekilde programını, şartlanmasını değiştirmemiz mümkün..burda hepimize görevler düşüyor.. hepimiz burdaki sorumluluğumuzu görebiliriz..duygusal, zihinsel bedenlerimizin farkında olalım.. kollektif bilince nasıl katkıda bulunuyoruz? her an katkıda bulunuyoruz çünkü.. bu o kadar büyük bir farkındalık ki.. farkındalık bilinci yüksek olanın sorumluluk yelpazesi genişliyor… farkında olmayan yeme, içme, üreme 3.boyut düzeyinde kalıyor.. bizlerin yeme, içme, üreme düzeyinden daha farklı bir varlık olduğumuzu, daha süptil alanlarımızın aslında bütün evrenle bağlı olduğunu ve bütün evrenin de değiştiğini görmemiz önemli.. bütün evren bizle birlikte gelişiyor.. çünkü bizim her eylemimiz, her düşüncemiz, her duygumuz, kollektif bilinci etkiliyor..
(Kadim bilgelik eğitim notlarımdan derleme; Seda Bağcan)

Ölüm ve yas

Ölüm ve yas, maskelerin düştüğü yer.. en maskesiz olunan alan.. zihinlerin devre dışı kaldığı, daha kalpten bağlantıların kurulabildiği, daha öze yakın bir alan.. birlik bilincini hatırlatan.. 
kısıtlı zihin, ego bilinci ise o ayrı olduğumuz yanılsamasına düşüren.. aslında hepimiz aynı kaynaktan gelen bütünün yıldızlarıyız, her an birbiri ile bağlantıda olan.. karşımdakinin de ben olduğu bilinci..
ölümle yaşam içiçe hep..  hiç ölmeyecekmiş gibi değil de, ölümün de varlığını hatırlayarak yaşamak nasıl olurdu?.. neleri farklı yapardık? Varoluşumuz neye hizmet ederdi? Neyi beslemeyi seçerdik?..

YOGADA MATIN ÜZERİNDE OLMAK💫

Yoga

Yogada matın üzerinde olmak, hayatın küçük bir özeti gibi adeta.. Kendini tanımak, zihninin nasıl çalıştığını gözlemlemek için muhteşem bir araç, aynı zamanda bedeninle bağ kurmak ve hissedebilme kapasitenin artmasında..
Yogada bazı pozlar zorlar.. bi bak kendine hemen kaçmak mı istiyorsun? zihnin ‘of yeter dayanamıyorum’ mu diyor?.. yoksa o pozun içinde biraz daha kalmayı seçip, sınırlarını adım adım genişletmeye cesaretin var mı? tabi bu aşırı bir zorlama uygulayan tutum değil. aslında pozda biraz daha kalmaya başladığında acı hissinin geçtiğini de farkediyorsun.. acı bazen zihnin yarattığı bir illüzyon olabiliyor..

ve bedeninle bağ kurabilmek.. pozdayken ve pozdan çıktığın anda bedeninde oluşan duyumları, hisleri hissedebilme kapasitesi…bedeninle bağ kurduğun zaman, hislerini hissedebilme kapasiten arttığında, sezgilerinin de daha çok farkına varmaya başlarsın.. sezgisel güç özellikle karar anlarında yaşamda çok işe yarar.. bir şey ‘ıı mı?’, ‘hıı mı?’, işte o cevap, ilk anda bedenin derinliklerinden gelir.. sen bedeninle bağ kurdukça, zihnin karmaşasından çıkıp bedenine odaklanabildikçe, sezgisel kararlar vermek de kolaylaşacaktır.. o bedenin derinliklerinden gelen çağrılara, hislere dikkat kesilebilmek önemli.. çünkü beden ruha açılan kapılar barındırır.. bedenle bağlantı kurabilmek, ruhla bağlantı demek..

ve irade.. kendi belirlediğin bir ritmde o mata çıkmaya, kendine bu değerli zamanı vermeye kararlı mısın? Yoksa bir gün yapıp aman bugün de yapmayıvereyim mi diyorsun? zihnin seni kaçırıyor mu? Yine zihni gözlemlemek için muhteşem bir fırsat.. kendine verdiğin sözleri tutmak, özdeğerin güzel bir göstergesidir.. ve bizler günlük alışkalıklarımızda ne yaparsak, ne izlersek, ne okursak, ne yersek, içersek, kimlerle iletişim halinde olursak, dönüşümümüz de o yönde oluyor…

ve pratiklerde ilerleyip fiziksel dayanıklılığımız arttıkça, duygusal dayanıklılığımız da artmakta.. o zor dediğimiz pozların içinde durabildikçe, günlük hayatta zorlayıcı duyguların içinde de daha rahat durabilir hale geliyoruz.. kaçmak ya da direnmek yerine, hissetmeye izin verebilme hali.. o duygularla kalabilme kapasitesi ve her duygu gibi geçtiğini deneyimliyoruz..


  • Zihindeki o sesler
    Zihinde konuşan o sesler.. bazen iğneleyen, bir türlü beğenmeyen, eleştiren, yargılayan, yok olmadı, şu da eksik kaldı.. o herşey dört dörtlük olsun isteyen, o ses yok mu.. kim o ses? Kimin ya da kimlerin sesi?.. çoğu zaman içimize kök salmış anne babanın sesi.. o ses geldiğinde, ona inanmayı seçtiğin her an, gücünü o sese kaptırmış oluyorsun.. farkında“Zihindeki o sesler” yazısının devamını oku
  • Kollektif bilince ne yönde katkı sağlıyorsun?
    Neyi paylaştığınıza, neyi büyüttüğünüze, neye odaklandığınıza çok dikkat edin.. çünkü biz odaklandığımız şeyle, düşündüklerimizle, yaptıklarımızla aslında dünyayı değiştiriyoruz..kollektif bilincimiz nerede büyürse dünya oraya doğru evrilecek.. yaşadığımız tüm deneyimlerde bir uyarı var..bu uyarı ne diyor aslında? yeniden inşa et, yeniye hizalan.. yeniye uyumlan..insanoğlu bilincini, o uyarıyı alarak yeniye hizalamalıdır..2030 insanoğlunun mutasyon yılı olarak geçiyor.. o yüzden“Kollektif bilince ne yönde katkı sağlıyorsun?” yazısının devamını oku
  • Ölüm ve yas
    Ölüm ve yas, maskelerin düştüğü yer.. en maskesiz olunan alan.. zihinlerin devre dışı kaldığı, daha kalpten bağlantıların kurulabildiği, daha öze yakın bir alan.. birlik bilincini hatırlatan.. kısıtlı zihin, ego bilinci ise o ayrı olduğumuz yanılsamasına düşüren.. aslında hepimiz aynı kaynaktan gelen bütünün yıldızlarıyız, her an birbiri ile bağlantıda olan.. karşımdakinin de ben olduğu bilinci..ölümle yaşam içiçe hep.. “Ölüm ve yas” yazısının devamını oku
  • YOGADA MATIN ÜZERİNDE OLMAK💫
    Yogada matın üzerinde olmak, hayatın küçük bir özeti gibi adeta.. Kendini tanımak, zihninin nasıl çalıştığını gözlemlemek için muhteşem bir araç, aynı zamanda bedeninle bağ kurmak ve hissedebilme kapasitenin artmasında..Yogada bazı pozlar zorlar.. bi bak kendine hemen kaçmak mı istiyorsun? zihnin ‘of yeter dayanamıyorum’ mu diyor?.. yoksa o pozun içinde biraz daha kalmayı seçip, sınırlarını adım“YOGADA MATIN ÜZERİNDE OLMAK💫” yazısının devamını oku
  • Herşey mümkün💫
    Ne zaman hayal kurmaktan vazgeçtik ya da vazgeçirildik? Çocukken annemin bana çok hayalperest olduğum için kızdığını net hatırlıyorum.. hayal kurmak ne gereksizdi, gerçeklerden uzaklaşmaktı.. gerçek dünyaya geri dön!.. hangi gerçekler? kimin gerçekleriydi onlar? Toplumun ortalamasının gerçekleri.. meslek seçiminden, ilişkilere kadar geçerli olan gerçeklikler.. toplumun onayladığı meslekler, ilişki modelleri ve en en önemlisi nasıl olmamız gerektiği“Herşey mümkün💫” yazısının devamını oku
  • Boğaz Çakrası💫
    Boğaz çakrası son kişilerarası olan çakra.. İletişimin, kendi gerçeğini ifade etmenin aynı zamanda duyulmanın çakrası.. kendi gerçeğimizi, derinliklerimizi ifade ettiğimizde, bizim iç dünyamız bir başkasının en derin otantik özü ile ilişki kurar… Birini gerçekten anladığımızda ve anlaşılmak istediğimiz zaman iç dünyalarımızı paylaşmak için bir enerji alıyoruz ve onlar da iç dünyalarını bizle paylaşmaya başlıyorlar… Ve“Boğaz Çakrası💫” yazısının devamını oku
  • KUNDALİNİ ENERJİSİ
    🍀enerji kanallarımızda var olan blokaj ve tıkanıklıkları açarak organ sağlığını sağlar🍀herkesin içinde var olan atıl durumdaki bu enerji, omurga kanalından ilerleyerek tepe çakraya erişir ve kişiyi yeni bir bilinç ve farkındalığa ulaştırır🍀duygusal denge, zihinsel netlik ve stresten arınma için çok güçlü bir sistem olup bize dönüşme gücü verir🍀bilinçaltının yüzeye çıkmasını sağlar, gizli kalmış, bastırılmış duygu,“KUNDALİNİ ENERJİSİ” yazısının devamını oku
  • Duyguların önemi 💫
    Eril enerjinin baskın olduğu toplumlarda duygusallığa izin verilmiyor.. bu da toplumların daha kolay kontrol edilmesini sağlıyor.. oysa her türlü duyguyu onurlandırmak çok önemli.. Negatif diye adlandırdığımız duygular, içimizdeki çocukların bize bağırdığı, bizimle iletişime geçmek istediği yerler.. bu duyguları görmezden gelirsek, “hep iyi hissedicem” diye bastırırsak, bütünlüğe ulaşamayız..  amaç tabi ki duygulara da saplanıp kalmak değil;“Duyguların önemi 💫” yazısının devamını oku
  • Sağlıklı Ego💫
    Çok sevdiğim bir arkadaşımla ego tanımlarımız üzerine sohbet ediyorduk.. sanki biraz tanımlarımız farklı gibi gelmişti.. evet çok farklı tanımlar var bu konuda.. ego latincede ben anlamına geliyor… arkadaşım sağlıklı ego geliştirmenin öneminden bahsetmişti.. ben bunu şöyle yorumluyorum; içerde hard diskimizde kayıtlı olan inanç kodlarına göre sürekli çalan bir kaset, çaldıkları da zamanında aldığı kararlara uygun“Sağlıklı Ego💫” yazısının devamını oku
  • 303: Bir yol, karavan filmi..🚐
    Yol, yolculuk, karavan, aşk… muhteşem manzaralar… derin, anlamlı sohbetler… son zamanlarda izlediğim en güzel, en doyurucu, iyi hissettiren film 303… Tam da sabah kardeşimle karavan muhabbeti yapıp, karavan hayallerim yeniden alev almışken, ne güzel denk geldim bu filme… ne izlesem diye sevgili @aslında.blog un instagram sayfasında gezinirken, gözüme ilk çarpan film oldu 303… algıda seçicilik“303: Bir yol, karavan filmi..🚐” yazısının devamını oku
  • Yeni vagus siniri ve şefkat
    Bağ kurmak, sosyal ilişkiler kurma kapasitesi ve şefkat… hepsi yeni vagus siniri ile gelişen özellikler… sadece memelilere ait… Evrimleşme sürecinde sürüngenden memeliye geçerken, sinir sisteminde de bir dönüşüm oldu, yeni vagus sinirinin gelişmesiyle… diğer adı ventral vagus siniri… işte bu yeni sinir yolu şefkat hislerini destekliyor… Vagus siniri, çok uzun bir sinir… Bu 10. kafa“Yeni vagus siniri ve şefkat” yazısının devamını oku
  • Gölgelerini keşfet 🦋
    Karşı tarafta neyi eleştiriyorsun ya da yargılıyorsun? Kıskanç, cimri, rekabetçi olmasını mı?… ya da kaba, küstah, kindar olmasını mı vs… Belki bu kelimeleri duymak bile hoşuna gitmedi… Kötü haber diğer insanlarda yargıladığın bu özellikler, muhtemelen senin gölge tarafların… Gölgeler, bilinçaltında ya da bilinçdışında var olan henüz farkında olmadığımız ya da bastırdığımız enerjilerdir… Korkular, zaaflar, içgüdüler,“Gölgelerini keşfet 🦋” yazısının devamını oku
  • Kalbe iyi gelen şeyler yapmalı…
    Bugün covidden hasta vaziyette yatarken, eski hastalarımdan gelen güzel mesajlar beni çok duygulandırdı ve mutlu oldum… kalbimdeki yumuşamayı ve şefkat hislerini farkettim… odağım bir anda hastalık psikolojisinden çıktı… güzel işler yapmışım, genç yüreklere dokunabilmişim, kalpten bağlar kurabilmişim, izler bırakabilmişim, ne mutlu diye düşünmeye başladım… gözlerimden yaşlar aktı… evet duygusalım… iyi ki duygusalım ve duygularıma izin“Kalbe iyi gelen şeyler yapmalı…” yazısının devamını oku
  • İçimdeki ritm
    Arkadaşımla sabah sadhanası (ruhsal pratik) yapıyorduk bir süredir… sabah altı otuzda zoomda buluşup sessiz oturuş, ardına 10-15 dakika sabah sayfaları çalışması… sonrasında bu pratiğin önüne kirtan kriya ekledik, dolayısıyla 6:20 ye çektik başlama saatini… Bir süre devam ettim… arkadaşımı görmek çok güzel ancak günlerin de kısaldığı şu kış aylarında, akşam çocuklardan dolayı da geç yattığım“İçimdeki ritm” yazısının devamını oku
  • Yeni vagus siniri ve şefkat
    Bağ kurmak, sosyal ilişkiler kurma kapasitesi ve şefkat… hepsi yeni vagus siniri ile gelişen özellikler… sadece memelilere ait… Evrimleşme sürecinde sürüngenden memeliye geçerken, sinir sisteminde de bir dönüşüm oldu, yeni vagus sinirinin gelişmesiyle… diğer adı ventral vagus siniri… işte bu yeni sinir yolu şefkat hislerini destekliyor… Vagus siniri, çok uzun bir sinir… Bu 10. kafa“Yeni vagus siniri ve şefkat” yazısının devamını oku

Herşey mümkün💫

Herşey mümkün 💫

Ne zaman hayal kurmaktan vazgeçtik ya da vazgeçirildik? Çocukken annemin bana çok hayalperest olduğum için kızdığını net hatırlıyorum.. hayal kurmak ne gereksizdi, gerçeklerden uzaklaşmaktı.. gerçek dünyaya geri dön!.. hangi gerçekler? kimin gerçekleriydi onlar? Toplumun ortalamasının gerçekleri.. meslek seçiminden, ilişkilere kadar geçerli olan gerçeklikler.. toplumun onayladığı meslekler, ilişki modelleri ve en en önemlisi nasıl olmamız gerektiği de dayatıldı bizlere.. böyle olmalısın.. şöyle olmalısın vs.. otantik, özgün benliklerimizi ortaya koymak yerine.. kendimiz olmaktan vazgeçtik, temel hakkımız olan sevilme ihtiyacımızı alabilmek ve onaylanmak adına.. en başta anne baba ya da o otorite figürü olarak gördüğümüz kişilerden.. oysa tüm o bize dayatılan tanımlamaların dışına çıkıp biz kim olmayı seçiyoruz?

kendimizi tanımlama şeklimizin haricinde ilişki tanımlarımız nasıl oluştu? dizilerden, filmlerden ya da kitaplardan mı? Bizim kendi otontik ilişki tanımlarımız neydi acaba? hiç bunun üstüne düşünmüş müydük? Hayal kurmuş muyduk? Ya ilişkilerdeki biz nasıldık? Gerçek beni ortaya koymak vizyonlarımızda var mıydı? Yoksa burda da sevilmek, onay almak adına kendi varlığımızı ortaya koymaktan vaz mı geçiyorduk?

Olasılıklar dünyasında herşey mümkün ve inanmakla başlıyor herşey.. hayalimizdeki kendimizi, işimizi, ilişkilerimizi ya da her neyi arzuluyorsak yaratmamız mümkün çünkü herşey mümkün.. yeter ki kendi gücüne inan💫

Boğaz Çakrası💫

Boğaz çakrası

Boğaz çakrası son kişilerarası olan çakra.. İletişimin, kendi gerçeğini ifade etmenin aynı zamanda duyulmanın çakrası.. kendi gerçeğimizi, derinliklerimizi ifade ettiğimizde, bizim iç dünyamız bir başkasının en derin otantik özü ile ilişki kurar… Birini gerçekten anladığımızda ve anlaşılmak istediğimiz zaman iç dünyalarımızı paylaşmak için bir enerji alıyoruz ve onlar da iç dünyalarını bizle paylaşmaya başlıyorlar… Ve bu, müthiş derecede iyileştirici ve dengeleyicidir boğaz çakrası için..

Boğaz çakrası, çok dar bir alanda, alt ve üst çakralar arasında.. bu çakra bedeni zihne bağlıyor.. enerjiyi yukarı doğru çıkarken daraltıyor çünkü bu çakraya gelmek isteyen çok fazla şey var.. bedende akan tüm enerji kanalları daha yüksek merkezlere doğru hareket etmek istiyor, aynı zihindeki düşüncelerin birşeyleri gerçekleştirmek için bedene doğru akmak istemesi gibi.. tüm bunların hep boğazdan geçmesi gerekiyor.. bu çakra şişe boynu gibi.. yani burda çok fazla trafik var☺️


2.çakradan belki söylemek istediğimiz çok şey olabilir.. 2.çakra, sakral çakra (cinsel organların üstünde yer alır)… Sakral çakra ve boğaz çakra arasında güçlü bir bağ, karşılıklı bir ilişki vardır.. İkinci çakraya dış dünyadan bilgiler gelir ve birşeyler hissederiz.. daha sonra bu hissettiğimizi boğaz çakrasından dışa doğru ifade ediyoruz.. gerçekten enerjimizi bu dar pasajdan yukarı doğru giderken arındırmak için bir seçeneğimiz var.. bundan dolayı düşüncelerimiz ve fikirlerimiz dünyaya doğru ifade edilebilir… Bir şey oldu hissettik ve bunu ifade edebilirsek (iyi kötü farketmez) bu çok güzel bir şey..

Örneğin bir işte, ilişkide ya da ailedesin ve kendi gerçeğini (hislerini, düşüncelerini) konuşamadığını bi düşün, hisler geliyor ama kendini güvende hissetmiyorsun ve gerçeğini söyleyemiyorsun.. bu boğaz çakrasının düzgün çalışmamasına neden oluyor.. kendi gerçeğimizi söylemeye izin vermediğimizde, enerji bu bölgede tıkanıyor, beden katılaşıyor, kilo alma olabiliyor, aynı zamanda duymamaya başlıyoruz.. (boğazında düğüm olma hissi örn.) kendi hislerimizle ve etrafımızdakilerle rezone olamıyoruz, kendi gerçeğimizin hizasından tamamen çıkıyoruz..

Peki nasıl dengeyi sağlarız? Gerçekten ne hissettiğimizi ifade etme konusunda daha rahat hissedebiliriz.. Bu çakrayı dengelemenin en iyi yolu her türlü ses çıkarmaktır; şarkı söylemek, duşta şarkı söylemek, chant etmek (mantra), günlük yazmak, resim yapmak yani hisleri sanat yoluyla ifade etmek.. mantra söyledikten sonra çok daha hafif hissettiğini farkediyorsun.. ya da söylemek istediğin ne varsa onu söyle o kişiye.. ya da yaz, dile getir, ifade et kendini..

FAZLA ya da AZ ÇALIŞMASI

Bu çakranın az ya da fazla çalıştığı çok rahat anlaşılmaktadır. Birisi kontrolünü kaybedip konuşuyorsa, patlama, bağırma ya da çok konuşuyorsa, hızlı konuşuyorsa, bu fazla çalıştığını gösteriyor.. eğer sessiz, kısık sesle konuşuyorsa ya da içine içine konuşuyorsa, kelimeler ağzından zor çıkıyorsa bu da azlığı..
Boğaz çakrası çok özel bir çakra ve çok kolay burdaki enerji boşalabiliyor şarkı söyleyerek ya da bağırarak vs.. bağırmak yerine bir yastığa vurabilirsin ya da ayaklarını yere vurabilirsin, ellerini sallayabilirsin.. bu yöntemler topluluk önünde konuşmaktan korkuyorsan da iyi yöntemler..

Konuşurken ve iletişim kurarken tüm alt çakralarla bağlantı olmasını istiyoruz. Daha çok da kök çakra.. konuşmadan önce kendini core bölgesine (karın bölgesi) köklemek önemli..  nefesini de diyaframdan almak..
Kafan karışıksa ne diyeceğini bilemiyorsan muhtemelen kafan ile alt bölge arasındaki bağlantı kopuk demek.. aynı zamanda sadece kafa ile değil tüm bedenle dinlemek daha önemli.. kendini ben dili ile ifade etmek..

Eğer birisi sana bağırıyorsa, enerjisini boşaltıyorsa bırak boşaltsın, sabırla bitirmelerini bekle..  bunu kişisel algılama ama bu gerçek bir iletişim değildir.. kişiler bu haldeyken duyamazlar doğru düzgün..

FARKET
Sende ne zaman bu boğaz bölgesinde enerjinin yüklendiğini farket… ve bunu yansıt..  partnerin ya da yanındaki kişiye ‘benim 5, 10 dk ya ihtiyacım var, daha sonra konuşalım’ diyebilirsin…
Ve o kendinle kaldığın zamanda bedenine bir bak, nerede ne hissediyorsun üzgün mü, kızgın mı, korkuların mı var, hislerini farket… ihtiyaçların neler?..

GERÇEKTEN SÖYLEMELİ MİYİM?
Söyleyeceğin şey
1)      Gerçek mi?
2)      Nazik mi?
3)      Gerekli mi?
4)      Zamanı mı?
Eğer bu 4 maddeden 3 ü varsa söyleyebilirsin..


İlişkiler tamamen iletişimle ilgilidir.. ve boğaz çakrası ve kalp çakrası arasındaki bağlantı da çok önemlidir.. kalpten ifade ❤..

Boğaz çakranızı dengelediğinizde, sevgi dolu, nezaketli bir şekilde gerçekleri konuşmanıza yardımcı olur. Konuşacağınız zaman kendinizi anlatma konusunda doğru kelimeleri seçmekte zorluk çekmezsiniz. Dengeli bir boğaz çakrası ile konuştuğunuzda çevrenizdeki insanları aydınlatır ve onlara ilham kaynağı olursunuz..💫

Beni yogamantrahealing instagram ve andayasam youtube hesaplarımdan da takip edebilirsiniz… Mavi yazıya tıklayarak ilgili siteye ulaşabilirsiniz..🙏🧚‍♀️

KUNDALİNİ ENERJİSİ

Kundalini enerjisi

🍀enerji kanallarımızda var olan blokaj ve tıkanıklıkları açarak organ sağlığını sağlar
🍀herkesin içinde var olan atıl durumdaki bu enerji, omurga kanalından ilerleyerek tepe çakraya erişir ve kişiyi yeni bir bilinç ve farkındalığa ulaştırır
🍀duygusal denge, zihinsel netlik ve stresten arınma için çok güçlü bir sistem olup bize dönüşme gücü verir
🍀bilinçaltının yüzeye çıkmasını sağlar, gizli kalmış, bastırılmış duygu, olay, kişi ne varsa bilinç seviyesine çıkararak farkına varmamızı sağlar
🍀bu arınma bazen gözyaşı, bazen bir hareketi yaparken öfke, bazen de kendimizi çok daha hafiflemiş hissederek yansır
🍀kundalini yoga kısa sürede kendi ışığımızın farkına varmamızı sağlar
🍀bu enerjinin dişil, saf enerji olduğu düşünülüyor
🍀kişinin potansiyelini zirveye ulaştırır
🍀kundalini enerjisi bazı travmatik olaylardan sonra da uyanabiliyor; doğum, menapoz gibi..
🍀bu enerji yükseldiğinde ruhsal ve bedensel sağlığı etkileyen 7 çakradan sırayla geçer ve ruhsal ve bedensel farkındalığı artırır
🍀bilinç artıp, algılar genişliyor
🍀manevi aydınlanmaya ulaşmak için bir araç

Duyguların önemi 💫

Duyguların mesajı var💫

Eril enerjinin baskın olduğu toplumlarda duygusallığa izin verilmiyor.. bu da toplumların daha kolay kontrol edilmesini sağlıyor..

oysa her türlü duyguyu onurlandırmak çok önemli.. Negatif diye adlandırdığımız duygular, içimizdeki çocukların bize bağırdığı, bizimle iletişime geçmek istediği yerler.. bu duyguları görmezden gelirsek, “hep iyi hissedicem” diye bastırırsak, bütünlüğe ulaşamayız.. 

amaç tabi ki duygulara da saplanıp kalmak değil; her türlü duyguyu hissetmeye izin vermek ve bu duyguların bize anlatmak istediği mesajları okuyabilmek… çünkü duygusal yelpazedeki her duygu bizi içsel rehberliğe, sezgiye bağlayan çok önemli veriler..💫

Sağlıklı Ego💫

sağlıklı ego

Çok sevdiğim bir arkadaşımla ego tanımlarımız üzerine sohbet ediyorduk.. sanki biraz tanımlarımız farklı gibi gelmişti.. evet çok farklı tanımlar var bu konuda.. ego latincede ben anlamına geliyor… arkadaşım sağlıklı ego geliştirmenin öneminden bahsetmişti.. ben bunu şöyle yorumluyorum; içerde hard diskimizde kayıtlı olan inanç kodlarına göre sürekli çalan bir kaset, çaldıkları da zamanında aldığı kararlara uygun düşünceler.., evet bir önceki günün yüzde 80 aynısı zihnimizde tekrarlayıp duruyor.. peki bu sistemin normal bir mekanizma olduğunu bilip ve bunun farkında olup, biz ne istiyoruz, biz neyi seçiyoruza odaklansak… kendimizi işte bu egomuzdan ayırdığımız zaman, ego dümende olmuyor, ve gelen o düşüncelerin egodaki kayıtlı sistemden geldiğini bilip onunla konuşsaydık.. ikna olmasa bile o ego konuşmalarını yapabilseydik.. işte o zaman sağlıklı bir egodan söz edebilir miyiz.. egomuzla dost bir ilişki kurmamız, sağlıklı bir ego olabilir mi?.. ego düşman değil.. ego çok doğal bir mekanizma… hangi kararı aldıysan onu koruyan bir sistem sadece… güzel kararlar aldıysan onu da koruyor.. burda önemli olan senin inanç sistemlerin neler, yani ego kodların işte bunları farketmek, bu kodları bulmak.. ve farklı farklı bir sürü yöntem olabiliyor bu kayıtları değiştirmek için… belki sadece çok güçlü bir varoluş seçimi yapman, tüm hücrelerinle hissede hissede, bu kodun değişmesine, yani yeni karara geçmene yetiyor.. bazen bir kodun değişmesi için uzun süre çalışman gerekiyor.. bunun için işte her egonun vızıldadığını duyduğunda, ego konuşmalarını yapabilirsin inançla adanmışlıkla, ya da başka sistemler, bilinçaltı yöntemler, uyku öncesi ses kayıtları dinlemen, niyetler etmen, eft ya da benim bilmediğim başka başka yöntemler vs.. Bazen de belki o kodlar hiç değişmeyecek çok köklü.. sen farkedeceksin yine gelecek ama farkedeceksin… ve onun kod olduğunu hatırlayıp gülümsemeyi seçebilirsin..

Ego sistemini anlamak bu hayatta değişim yaratmak istiyorsan özellikle çok elzem yoksa egonun öyle türlü türlü stratejileri var ki, o eski kutusuna tutunmak için elinden geleni yapacak ama egoya da tatlı tatlı küçük bir çocuğa anlatır gibi anlatmak, gitmek istediğin yeni versiyonunun güzelliklerini anlatmak.. işte o zaman ego da ikna olabiliyor ve egoyla kol kola bu değişim yolunu daha kolaylıkla rahatlık alanından yürümek mümkün.., her sabah akşam şükürler, niyetler… adanmışlık şart bu değişim yolunda.. ego da ikna olduğu zaman, işte o zaman, o yeni var oluş seçimine ego da çapa atmış oluyor..

eğer ego ikna olmazsa değişime direnecektir, kutusunu korumak icin elinden geleni yapacaktır.., çünkü ego eski gerçekliğine ölüyordur.. ölmeden önce bin kez ölmeli dedikleri işte egonun bu eski kutuları.. eski gerçekliğine ölmesidir … ego ikna olduysa yeni gerçekliğe, yeni karara çapa atıp işleri kolaylaştırıyor ama geçiş sürecinde gelgitler olabiliyor bunlara da dikkat etmekte fayda var..

Egonun çalışma mekanizmasını bilmek yaşamda değişim yaratmayı çok kolaylaştırıyor.. dümenin başında olabilmeyi… kaptan kim?

Hani diyorlar ya zihnini yöneten dünyayı yönetir diye çok doğru.. ego mekanizmasını bilen için hayat bambaşka boyutlarda gerçekleşiyor…

303: Bir yol, karavan filmi..🚐

Bir yol, karavan filmi 303 💫

Yol, yolculuk, karavan, aşk… muhteşem manzaralar… derin, anlamlı sohbetler… son zamanlarda izlediğim en güzel, en doyurucu, iyi hissettiren film 303…

Bir yol, karavan filmi 303 🍀🚐

Tam da sabah kardeşimle karavan muhabbeti yapıp, karavan hayallerim yeniden alev almışken, ne güzel denk geldim bu filme… ne izlesem diye sevgili @aslında.blog un instagram sayfasında gezinirken, gözüme ilk çarpan film oldu 303… algıda seçicilik bu olsa gerek…

Bir yol, karavan filmi 303 💚

Hemen büyük bir heyecanla izlemeye başladım… 24 yaşındaki iki gencin tesadüf eseri tanışıp, karavan yolculuğu yaptığı bu film, aslında kendilerini ve birbirlerini tanımaya doğru bir yolculuktu daha çok…

Bir yol, karavan filmi 🏞🚐

Farklı konulardaki, bilimsel açıklamalar da içeren o dolu dolu tartışmaları oldukça keyifliydi, kitap tadında… aşk, ilişkiler, insanın doğası işbirlikçi mi, rekabetçi mi, zihnimizdeki hiç susmayan o yorumcu, kapitalizmin bizleri yalnızlaştırdığı gibi birçok konuda anlamlı diyaloglar vardı… film bana Before Sunrise serisini hatırlattı… o samimi hisler uyandı içimde…

Bir karavan filmi 303🏞💚

Filmin Almanca olması başta acaba dedirtse de, doğrusu hiç rahatsız etmedi beni… bu dilin fonetiği de kulağa hoş gelebiliyormuş…

Bir karavan filmi 303 🚐💫

Sade, sıcak güzel bir film 303… oyunculuklar da oldukça doğal… Filmin sonunda şu his geliyor insana… Keşke karavanım olsa… yollara düşsem… yanımda da iyi bir yol arkadaşım olsa!… 🙏🦋

Bir yol, karavan filmi 303 💫

– İnsanoğlunun ilerlemesini ne sağlar? Rekabet mi, işbirliği mi?

– insanlığın esası empatidir, bu da işbirliğini oluşturur ve başarının sırrını da beraberinde getirir..

– işbirliği sayesinde insanlığın soyu Neandertallerden değil de Cro-Magnonlar’ dan geliyor…

– Cro-Magnonlar 25.000 yıl önce buzul çağının sonunda yaşadılar, Güney Fransa’da, Neandertaller ile yanyana…

– Neandertallerin soyu tükenirken, Cro-Magnonlar hayatta kaldılar…

– Neodertaller sekizli onlu gruplar halinde yaşayan yalnız kurtlardı… iri ve kaslı yapıları vardı, günlük 5000 kaloriye ihtiyaçları vardı… yani çok fazla ete…

-Buzul çağının sonunda yemek kıtlaşınca birbirlerini yemeye başladılar… sonra açlıktan öldüler ve soyları tükendi…

-Cro-Magnonlar ise 400’lü gruplar halinde yaşadılar… kıtlık döneminde birlik olup hayvanları uçurumlara doğru sürdüler (sürek avı)… hayvanlar da panikleyip düştüler ve çok fazla ete sahip oldular…

– çok fazla yiyeceğe sahip olmaları, onlara mağara duvarlarına resim yapmak için zaman verdi… dilleri gelişti, konuşmaya başladılar…

-ilk homo sapiensler olarak, biz işbirliği yapmasını bilen Cro-Magnonlardan geliştik… onlar bizim atalarımız…

Film 303
Film 303 💫
%d blogcu bunu beğendi: