
Ne zaman hayal kurmaktan vazgeçtik ya da vazgeçirildik? Çocukken annemin bana çok hayalperest olduğum için kızdığını net hatırlıyorum.. hayal kurmak ne gereksizdi, gerçeklerden uzaklaşmaktı.. gerçek dünyaya geri dön!.. hangi gerçekler? kimin gerçekleriydi onlar? Toplumun ortalamasının gerçekleri.. meslek seçiminden, ilişkilere kadar geçerli olan gerçeklikler.. toplumun onayladığı meslekler, ilişki modelleri ve en en önemlisi nasıl olmamız gerektiği de dayatıldı bizlere.. böyle olmalısın.. şöyle olmalısın vs.. otantik, özgün benliklerimizi ortaya koymak yerine.. kendimiz olmaktan vazgeçtik, temel hakkımız olan sevilme ihtiyacımızı alabilmek ve onaylanmak adına.. en başta anne baba ya da o otorite figürü olarak gördüğümüz kişilerden.. oysa tüm o bize dayatılan tanımlamaların dışına çıkıp biz kim olmayı seçiyoruz?
kendimizi tanımlama şeklimizin haricinde ilişki tanımlarımız nasıl oluştu? dizilerden, filmlerden ya da kitaplardan mı? Bizim kendi otontik ilişki tanımlarımız neydi acaba? hiç bunun üstüne düşünmüş müydük? Hayal kurmuş muyduk? Ya ilişkilerdeki biz nasıldık? Gerçek beni ortaya koymak vizyonlarımızda var mıydı? Yoksa burda da sevilmek, onay almak adına kendi varlığımızı ortaya koymaktan vaz mı geçiyorduk?
Olasılıklar dünyasında herşey mümkün ve inanmakla başlıyor herşey.. hayalimizdeki kendimizi, işimizi, ilişkilerimizi ya da her neyi arzuluyorsak yaratmamız mümkün çünkü herşey mümkün.. yeter ki kendi gücüne inan💫